
Estetik cerrahi, tıbbın en hızlı gelişen ve en çok talep gören dallarından biri haline gelmiştir. Bireylerin fiziksel görünümlerini iyileştirmek, yaşlanma belirtilerini geciktirmek veya kendilerini daha iyi hissetmek için başvurduğu bu yöntem, bir bilim dalı olmasına rağmen, toplumdaki algılar ve kişisel inanışlardan fazlasıyla etkilenmektedir. Bu etkileşim, bazen mantığın ve bilimin sınırlarının dışına çıkarak, estetik cerrahi etrafında bir dizi batıl inancın doğmasına neden olmuştur. Bu batıl inançlar, hastaların karar alma süreçlerini, beklentilerini ve hatta ameliyat sonrası psikolojik durumlarını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Batıl inançların en yaygın görüldüğü alanlardan biri, ameliyatın zamanlaması ve “uğurlu” olduğuna inanılan tarihlerle ilgilidir. Örneğin, bazı hastalar burun estetiği (rinoplasti) ameliyatını “daha şanslı bir hayata başlangıç” olarak görebilir ve bunun için belirli ayın belirli günlerini, hatta astrolojik takvimleri referans alabilir. Dolgu ya da botoks gibi işlemlerin, önemli bir toplantı veya kutlamadan hemen önce yapılmasının daha iyi sonuç vereceğine dair bir inanış yaygındır. Oysa ki cerrahi bir işlemin başarısı, hastanın genel sağlık durumuna, cerrahın becerisine ve uygun bir iyileşme sürecine bağlıdır; Ay’ın evrelerine veya takvimdeki rastgele bir güne değil.
1. Takvim ve Zamanlama Batılları: “Uğurlu” Ameliyat Günü Var Mı?
Estetik cerrahi kararını etkileyen en yaygın batıl inançlardan biri, ameliyat için “uğurlu” olduğuna inanılan tarihlerin seçilmesidir. Bazı hastalar, burun estetiği veya liposuction gibi işlemleri belirli ayın belirli günlerinde, hatta astrolojik takvimlere göre planlama eğilimindedir. Önemli bir davetten önce botoks yaptırmanın daha etkili olacağı düşüncesi de bu kapsamdadır. Oysa bilimsel açıdan bir ameliyatın başarısı; cerrahın deneyimi, hastanın fizyolojik durumu ve uygun iyileşme süreciyle ilgilidir. Takvimlerdeki günler, tıbbi sonucu belirleyici bir rol oynamaz.
2. Ameliyat Sonrası Ritüeller: “Morlukları Nar Geçirir” mi?
İyileşme dönemine dair beslenme ve davranışlarla ilgili pek çok asılsız inanış bulunur. “Ameliyattan sonra nar suyu içmek morlukları hızla geçirir” veya “balık yemek izleri belirginleştirir” gibi iddialar, bilimsel bir temele dayanmaz. Gerçekte, iyileşmeyi hızlandıran; proteinden zengin beslenme, yeterli sıvı alımı, sigara ve alkolden uzak durmak gibi tıbbi önerilerdir. Bu tür batıl inançlar, hastaların hekim tavsiyelerinden sapmasına ve iyileşme sürecinin aksamasına yol açabilir.
3. Sihirli Beklentiler: “Yeni Yüz, Yeni Bir Hayat” mı?
Estetik cerrahinin en riskli psikolojik batıllarından biri, ameliyatı bir “sihirli değnek” olarak görmektir. “Yeni bir burun, tüm sorunlarımı çözecek” veya “dolgu yaptırdıktan sonra çok daha mutlu olacağım” gibi abartılı beklentiler, hastada hayal kırıklığına davetiye çıkarır. Oysa estetik cerrahi fiziksel bir iyileştirme sunar; kişinin sosyal ilişkilerini, kariyer başarısını veya özgüvenini doğrudan değiştirecek sihirli bir çözüm değildir. Gerçekçi olmayan beklentiler, en iyi cerrahi sonuçlarda dahi psikolojik tatminsizliğe neden olabilir.
4. Kulaktan Dolma Bilgiler: “Komşumunki Bende de İşe Yarar”
Başka birinde iyi sonuç veren yöntem veya malzemenin herkeste aynı etkiyi göstereceği inancı da yaygın bir batıldır. Birinin yüz dolgusu veya göz kapağı estetiği sonucu beğenildi diye, aynı tekniğin herkeste başarılı olacağı düşünülür. Oysa her vücudun anatomisi, cilt yapısı ve iyileşme kapasitesi farklıdır. Kişiye özel planlama yapılmadan uygulanan protokoller, istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, kişiselleştirilmiş tedavi planı oluşturmak esastır.
5. Batıl İnançlar Yerine Bilimi Koymak
Estetik cerrahi, ciddi bir tıp disiplinidir ve her aşaması bilimsel verilerle yürütülmelidir. Batıl inançlar ise hastanın hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını riske atabilir. Gerçek başarı; doğru hasta, doğru cerrah, doğru yöntem ve en önemlisi gerçekçi beklentilerle mümkündür. Estetik bir işlemden beklentinin “daha iyi bir görünüm” olduğu, “mucize” olmadığı unutulmamalıdır. Hekimler de bu süreçte hastaları bilinçlendirerek, karar alma sürecini aydınlatmalıdır.