Kategoriler
Estetik Haberleri

Estetik Ameliyat Olma Takıntısı

Bazı insanlar vardır kendi bedenleriyle kendi yüzleriyle barışık olmayan bir hareket tarzı içerisinde varlıklarını sürdürürler ve bu İnsanlar genellikle kolay beğenmezler. Beğenmemekten kasıt, sadece dış dünyadaki şeyleri değil kendilerini de kolay kolay beğenmezler. Kendileriyle barışık olmayan bu insanlar ilk soluğu estetik cerrahlarının yanında alırlar. Estetik ameliyat olma takıntısı, bireyin dış görünüşünden sürekli hoşnutsuzluk duyması ve bu durumu düzeltmek için defalarca estetik cerrahi prosedürler geçirme dürtüsü olarak tanımlanabilir. Bu durum, tıbbi bir müdahaleden ziyade psikolojik bir rahatsızlığın dışavurumu olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle sosyal medyanın yükselişi ve “mükemmel” görüntü dayatmaları, bu takıntının yaygınlaşmasında önemli bir rol oynamaktadır.

Takıntının Psikolojik Kökenleri

Estetik ameliyat takıntısı, sıklıkla Beden Dismorfik Bozukluğu (BDB) ile ilişkilendirilir. BDB’si olan bireyler, hayali veya hafif bir fiziksel kusuru abartılı bir şekilde takıntı haline getirirler. Bu durum, yoğun utanç, kaygı ve sosyal izolasyonla sonuçlanabilir. Kişi, her estetik müdahale sonrasında kısa süreli bir rahatlama hissetse de, bu memnuniyet geçici olur ve kısa süre sonra başka bir “kusur” bulma ihtiyacı doğar. Bu bir kısır döngüye dönüşerek, kişiyi hem fiziksel hem de psikolojik olarak tüketir.

Sosyal ve Kültürel Baskılar

Özellikle sosyal medya kullanımının da yaygınlaşması ile beraber insanlar sosyal medyada gördüğü insanların filtreli yüzleri gibi kusursuz bir yüze sahip olmak istiyorlar ve bunu bir takıntı haline getirdikleri için de estetik cerrahi müdahaleyi artık bir gereklilik olarak görme takıntısına kapılıyorlar. Günümüz toplumu, gençlik ve güzellik kavramlarını neredeyse kutsamaktadır. Medya, reklamlar ve sosyal medya platformları, belirli bir vücut tipini ve yüz estetiğini idealize ederek, ulaşılması neredeyse imkansız standartlar dayatmaktadır. “Kusursuz” selfie’ler ve filtreler, gerçek dışı güzellik algıları yaratarak, bireylerin kendi görünüşlerini gerçekçi olmayan bir lensle değerlendirmelerine neden olmaktadır. Bu durum, özellikle benlik saygısı düşük olan ve sosyal onay arayan bireyleri estetik ameliyatlara yönlendirmektedir.

Fiziksel ve Finansiyel Riskler

Estetik cerrahi, her cerrahi müdahale gibi belirli riskler taşır: enfeksiyon, kanama, anestezi komplikasyonları ve beklenmeyen skarlar gibi. Tekrarlayan ameliyatlar, bu riskleri katlayarak artırır. Ayrıca, her operasyon bir öncekinin yapısını değiştirdiği için, düzeltme işlemleri giderek daha karmaşık ve tehlikeli bir hal alabilir. Finansiyel açıdan ise, bu takıntı kişiyi maddi olarak iflasın eşiğine getirebilir. Estetik prosedürler oldukça maliyetlidir ve birçoğu sağlık sigortası kapsamında değildir.

Çözüm ve Tedavi Yolları

Estetik ameliyat takıntısı ile başa çıkmak için öncelikle altta yatan psikolojik sorunların ele alınması gerekir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) gibi psikoterapi yöntemleri, bireyin beden algısını çarpıtan olumsuz düşünce kalıplarını yeniden yapılandırmasına yardımcı olabilir. Destek grupları ve aile terapisi de iyileşme sürecinde önemli bir rol oynar. Estetik cerrahların da bu konuda sorumluluğu bulunmaktadır. Hastanın beklentilerini değerlendirerek, psikolojik olarak uygun olmayan adayları ameliyat etmekten kaçınmalı ve onları psikolojik destek almaya yönlendirmelidirler.

Sonucu dair söylenecek birkaç söz varsa o da şu yöndedir ki sosyal çevre baskısından tutun kişinin kendi öz benliği ile olan sorunlardan dolayı estetik cerrahi müdahaleyi bir takıntı haline getirmesi oluşan nihai tablodur. Bu itibarla, estetik ameliyat olma takıntısı, kişinin iç huzursuzluğunun dışavurumudur. Gerçek çözüm, vücudu değiştirmekte değil, kişinin kendisiyle ve görünüşüyle barışık olmayı öğrenmesindedir. Sağlıklı olan, kusurlarıyla kendini kabul etmek ve gerçek güzelliğin çeşitlilikte ve özgünlükte yattığını anlamaktır.